20 Ocak 2013 Pazar

HZ MEVLANADAN

HZ .ÖMER VE ELÇİ
yöne tic ini n,  g örk eml i  bi r  sa ray i
ol mas i
ge rek tiğ ini
düş üne n
elçi halka saray i n yerini sordu.
M e d i n e  halk i  elçiye,  ''Halifenin  dünyal i k  saray i  yoktur  ama
çok  ayd i nl i k bir gönül saray i vard i r. Her ne kadar ad i halife
ve emîr olarak dünyaya yay i lm iş sa da o garip bir dervi ş gibi
küçük bir evde oturur'' dediler.
D aha
önce  hiç  i ş itmedi ğ i  sözleri  duyan  Romal i  elçinin,  Hz.
Ömer'i  görme merak i iyice artt i . At i n i ve e ş yas i n i bir kenara
b i rak i p, büyük insan i bir an önce görme sevdas i na kap i ld i .
O nun
yabanc i  oldu ğ unu  ve  Hz.  Ömer'i  arad iği n i  anlayan  bir
bedevî  kad i n eliyle bir hurma a ğ ac i n i göstererek, '' İş te ş u
hurma a ğ ac i n i n alt i nda yatan Hz. Ömer'dir'' dedi.
E l ç i ,  gösterilen  a ğ aca  yakla ş t iği nda  heyecandan  titremeye
ba ş lad i .  Orada uyuyan ki ş inin heybetinden etkilenmi ş ve gönlü
bir
ho ş  olmu ş tu.  Sevgi  ve  korku  gibi  birbirine  z i t  iki
duygunun  gönlünde belirdi ğ ini hissetti. Ş a ş k i n bir durumdayd i .
Kendi  kendine,  ''Ben  ş imdiye  kadar  nice  padi ş ahlar  gördüm,
sultanlar i n
huzuruna  ç i kt i m,  ama  hiçbiri  beni,  bu  a ğ ac i n
alt i nda  yatan s i radan görünümlü adam kadar heyecanland i rmad i ''
dedi.
S a y g i y l a  yan i na yakla ş arak elini ba ğ lay i p beklemeye ba ş lad i .
Bir  müddet sonra Hz. Ömer uykudan uyand i ve aya ğ a kalkt i . Elçi
Hz. Ömer'e sayg i gösterip, selâm verdi.
H z .  Ömer (r.a) elçinin selâm i n i ald i . Korkudan yüre ğ i çarpan
elçiyi
yan i na
ça ği rarak
sakinle ş tirdi.
Gönlünü
al i p
ne ş elendirdi.  Kar şi l i kl i  konu ş maya  ba ş lad i lar.  Hz.  Ömer'in
içten davranmas i sohbetlerini koyula ş t i rd i .
H z .  Ömer, d işi yabanc i gibi görünen o elçinin içini uyan i k ve
dost  buldu.  Onun  ruhunun  ilâhî  s i rlar i  arzulad iği n i  sezdi.
Elçiye  Allah' i n s i fatlar i ndan bahsetti. Sohbet s i ras i nda elçi:
''Ey  müminlerin  emîri!  Ruh,  yücelikler  âleminden  yeryüzüne
nas i l  indi?  Sonsuzluklar  âleminde  özgür  iken,  ten  kafesine
neden girdi?''
H z .  Ömer: ''Hak ruha efsunlar okudu, k i ssalar söyledi, ruh da
ilâhî
emirle
büyülendi.
Baz i
ş eyler
maddîle ş ince
anlam
kazan i r.
Örne ğ in,  ya ğ mur  damlalar i  sedeflerin  içinde  inci
olur. Kan damlalar i  ceylan i n karn i nda  misk kokusuna dönü ş ür.
Ekmek
sofrada  cans i zken,  insan  vücudunda  ne ş eli  bir  ruh
kesilir.''
E lçi
bu
cevap
kar şi s i nda
zihnindeki
bütün
s i k i nt i lardan
kurtuldu ğ unu,  ruhunun hafifledi ğ ini hissetti. As i l olan i n ne
oldu ğ unu  ke ş fetti.  Fakat  böyle  büyük  bir  kayna ği  bulmu ş ken
b i rakmak istemedi. Faydalanmak için sormaya devam etti.
' ' D u r u ve berrak bir su gibi olan ruhun, bulan i k bir yer gibi
olan cesette hapsedilmesinin hikmeti nedir?''
H z.
Ömer:
''Ses
ve
sözle
ilgisi
olmayan
mânay i
neden
kelimelerle ifade ediyorsak,  neden yaz i ya döküyorsak, ruh da
bu yüzden beden denilen kal i ba sokulmu ş tur.''
S o r d u ğ u  sorulara ald iği cevaplar, elçiyi mâna kadehinden içki
içmi ş  gibi mest etti. Kendinden geçirdi. Getirdi ğ i haberi de
ne için geldi ğ ini de unuttu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BAL MEVSİMİNE KADAR ÜRETİM TAKVİMİ

  Güçlü bir aile, bal hasadının başlangıcında yaklaşık 40-50 bin (4-5 kg) arıdan oluşan bir ailedir. Böyle bir gücü elde etmek için, bal top...